Xabi Alanso ikisi arasındaki benzerlikleri dile getirmişti. Sahaya
koydukları oyun felsefelerinin benzerliği dahi dikkat çekici ama en çok
da enerjilerini oyuncularına ve sahaya yansıtmaları açısından çok benzer
iki adam.. Bizim Fırat Topal da Klopp'u Mainz günlerinden bu yana Alman
Mourinho diye anardı hep, çok da haklı çıktı. İkisi de maçlar öncesinde
birbirerine güzel sözler söyledi ama Klopp'un söylediği iyiydi:
"Jose Mourinho futbol dünyasında önemli bir figür olmasının yanı sıra
garip gelecek size belki ama oldukça da sempatik bir adam.."
Daha da önemli söylemi ilk maç öncesi dile getirdiğidir belki:
"Futbol dünyasında çok önemli bir yanılgı var. En iyi futbolculara sahip
olanın saha içerisinde en geniş alana sahip olduğu yanılsaması.."
Klopp iki maçta da bu yanılgıyı ortaya koydu. Real Madrid'i saha
içerisinde seçeneksiz bıraktı. Takım savunması, rakibin koşu yollarını
kapatması, kenarları her seferinde ama istisnasız her seferinde
ikilemesi, üçlemesi.. Götze'nin orta alandaki baskısı v.s. Özellikle
Madrid'de oynanan maçın ilk devresinde teknik direktörün en az
futbolcular kadar sahaya imza atabileceğini, sonuca etki edebilceğini
gösterdi. Keza ikinci devresi de Mourinho'nun doğru hamlesiyle "o kadar
da kolay değil Dortmund aga" diyerek kalitesini göstermesi önemliydi. O
maçın gizli kahramanı ise Mario Götze'dir zira orta alanda Madrid'in
koşu alanlarını kapatması, savunma adına takıma yaptığı katkı, kenarlara
verdiği destek ve attığu gole kadar inanılmazdı.
Size Bundesligadan bir istatistik vereyim. Geçenlerde Sportbild Götze ve
Reus'u kıyasladı. Efendim Reus daha golcü ama Götze şöyle filan diye
gidiyordu ama ikisinin de eşit olduğu bir kriter koşu mesafeleri. Her ikisi de maç başına 11.9 km koşuyor. İki ofansif, yetenekli ön alan oyuncusunun maç başına koşuları bunlar..
Kagawa da böyleydi.. Gidişinden dolayı ofansif aksiyonlarını değil
savunma konusunda Reus onun açığını nasıl kapatacak endişesini
taşıyorduk en azından Spielverlagerung'un Dortmund temsilcisi ile
yaptığım röportajdan da öğrendğimiz kadarıya onlar ve ben.. Bu oyuncu
gelişimi konusunda Klopp'un rolü inanılmaz.
İlkay Gündoğan benim "analizim" için önemli bir veridir Klopp'un ne
olduğunu bu oyuncunun gelişiminden anlarsınız. Mehmet Ekici aslında
Nürnberg'de iki yönlü oyuncu profili çiziyordu ve İlkay ise ofansif
kırılgan on numara.. Ekici'den daha teknik ama mücadelesi daha az..
Nuri'nin de yerini dolduramaz diye bas bas bağırıyordum ben.. İlk
yılında da nitekim öyle oldu ve geçen sezon Dortmund'un yenilmezlik
serisi İlkay'ın dışarıda kalmasıyla başladı. Lakin o İlkay aylar sonra
bir Fürth Kupa maçının son dakikasında attığı golle yeniden geldi ve
fakat esksine nazaran bambaşka bir kimlikle.. Klopp'un eli değmişti
üzerine ve istediği adamı İlkay'dan deyim yerindeyse "yarattı".
Jürgen Klopp'un eline genç ve doğru isimler gelmiyor her zaman ama Klopp
bunlardan istediğini yaratmayı başarıyor. Spor bilimi mezunu,
footbonaut'ları ilk o deniyor, farklı antrenman metotları ve hırsı..
Dönüştürücü rolü inanılmaz..
Mourinho ise Almanlar'a karşı o kibirinden eser yok. Yenilgiler öncesi
gerek Bayern'e gerekse de Dortmund'a hakkını verdi. Bayern onları
elediğinde soyunma odasına gidip tek tek her futbolcuyu tebrik etmesi
bir yana "hak ederek bizi geçtiler" dedi. Dortmund için de keza gruptan
çıkarlarsa kupayı dahi alabilirler diyerek onların gücünü onayladı. Ama
ilginçtir ne zaman bu sakinlik Jose Mourinho'da gözükse takımda da düşüş
oluyor. Ben Fatih Terim, Van Gaal, Mourinho, Ronaldo gibi adamların
aşırı olan kibirlerinden beslendiğini düşünürüm. İspat etme çabasını
sürekli kendileri gündeme getiriyor ve bu da onları kamçılıyor. İkinci
başarısız Fatih Terim döneminin belki de tek eksiği Milan dönemi her
yerde tartışmasız kabul edilen kimliğiydi. Yarışmacı ruhunun çalınmış
olamasıydı.. Ronaldo ve Messi'nin maç kaçırmadan, sakatlanmadan
oynamalarının temel nedeni birbirlerinin varlığıdır.. İkisi de arka
arkaya bu durumdan artık yorulduklarını, sıkıldıklarını dile getirseler
de her ikisini de motive eden diğerinin başarısı.. Mourinho'yu hala
ayakta tutan yegane unsur Şampiyonlar Ligi'ni üç farklı takımla alma
isteği, "tek" olma savaşı..
İki benzer adam ve saha içerisinde birbirlerine benzer oyun sistemleri.. İki güzel maç ve iki güzel takım..